Yunancada orta anlamına gelen mesos ve tedavi anlamına gelen therapia kelimelerinin birleşmesinden oluşur. İlk olarak Fransız doktor Pistor tarafından 1952 yılında kullanılmaya başlamış ve 1972 yılında mezoterapi olarak isimlendirilmiştir.
Canlandırma ve yaşlanma karşıtı etki için derinin orta tabakasında yer alan mikro-dolaşımı hedefler. Uygun bölgelere, az miktarda ve çok sayıda yapılan yerel tedavidir.
Günümüzde cilt gençleştirme, cilt lekelerinin, yara izlerini, çatlakların giderilmesi, saç dökülmesi, selülit, bölgesel zayıflama gibi bir çok amaçla kullanılır. Kan damarlarından zengin cildin orta tabakasına uygulandığı için hedef doku olan ciltte en etkin sonuçlara ulaşmaya yardımcı olur.
Cildin ve hastanın ihtiyacına göre, A,E,D,K gibi vitaminler, çinko, selenyum, bakır gibi eser elementler, protein yapı taşı olan aminoasitler, cilde nem sağlayan ve su tutan hyaluronik asit, biyotin, lokal anestezikler, yağ erimesini sağlayan maddeler tek başına veya belli oranlarda karıştırılarak kullanılır. İşlemden sonra kırışıklıklarda azalma ciltte daha canlı ve parlak görüntü, saç için kullanılıyorsa dökülmede azalma ,saç kalitesinde artış görülür.
Hastalara bu amaçla geliştirilen çok ince iğnelerle ejektör veya tabanca adı verilen uygulama sırasında acıyı en aza indiren aletlerle uygulanır.
18-65 yaş aralığında uygulanabilir. Hastanın şikayeti ve uygulanan bölgeye göre değişmekle birlikte 1-4 hafta aralıklarla 4-6 seans yapılır.
İşlemden sonraki ilk 8 saaat banyo yapılmamalı ve aşırı sıcak hamam , duş ve saunadan kaçınılmalıdır. Mezoterapi sonrası hafif yanma , kaşıntı, kızarıklık ve kaşıntı olabilmektedir. Bu bölgelere elle çok temas etmemek gerekirse doktorunuzun verdiği ürünleri kullanmak uygundur.
Gebe ve emzirenler, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, kanser, böbrek yetmezliği, felç, kanama bozukluğu olanlar ya da kan sulandırıcı kullananlar mezoterapi yaptıramaz.
